, , , , , , , , , , ,

As!'den_Moonlight Drawn By Clouds_Drama İncelemesi


Merhaba, yine ben geldim, nasılsınız bakalım? Ben yine bugüne şükrederek hayatın akışında kulaç atmaya devam ediyorum.. Umarım sizlerde kulaç atmaya devam edenlerdensiniz. 



Size izlediğim diğer tarihi dramanın incelemesi ile karşınızda olacağımı bu ekranlarda söylemiştim. 

Tarihi dramalarla olan imtihanım hali hazırda son sürat devam ediyor. Birinin bölümü bitiyor ardından hemen diğerinin bölümü geliyor.  Çılgınlar gibi G.Kore tarihinin içerisine gömülmüş durumdayım. Adamların tarihi o kadar sebze çorbası ki, bir ömür izlesem yine anlamam yine anlamam.  




Efenim dizimiz yine bir G.Kore eski dönemin krallığında geçmektedir. Veliaht prensimiz Hyomyeong, bir yandan kendisini tahta oturtmak istemeyen kişilerle baş etmeye çalışırken diğer 
yandan ise kalbini ummadığı birine kaptırmanın zorlu mücadelesini veriyor. 

Ay adamların o kadar kötü karakterleri var ki, ben prens olsam hepsini tek tek ipte sallandırırdım o kadar nefretlik adamlar. Prensimin kalp ağrısı yetmezmiş gibi bir de bu gudubetlerle uğraşıp duruyor.  








Veliaht prensimizin karakteri, kötülerle uğraşan, okumayı seven, zeki, sevecen, kral heyetinin karşısında soğuk ve korkutucu bir duruşa sahip olsa da sevdiği insanların yanında dünya tatlısı pamık kalpli bir adama dönüşeveren ponçik biridir. Bence benim diziyi izleme sebebim kesinlikle o halleri. O kadar tatlı bir gülüşü var ki Rabbim tırnak içine alıp yüreğimize sunuyor sanki.  







Ve maalesef ağlatıyorlar prensimi hem de çok. O içine akıttığı gözyaşları, insanın kanını akıtıyor sanki.  Prensimizi çokça sevdiğim Park Bo Gum canlandırıyor. Epeyce dizisini izlemişliğim var ve her karesi aklımda kalanlar Reply 1988 ve Hello Monster dizileri.  Yüz mimiklerini ölümüne kullanabilen izledikçe anasının yavrisi deyip bağrıma basmama neden olan sevilesi adam.







Tabi her adamın kalbini çalan bir hatun her zaman vardır dimi? Biz bunu bu dramalar sayesinde öğrendik :p Prensimizin de kalbi çalınıyor hem de gizemli biri tarafından, onun adı Hang Ra  On, aman sakın diyim yerin kulağı vardır, kimseler bu ismi duymasın bilmesin. Çok gizemliyiz çok.

 Bu kız ne ara bu kadar büyüdü ne ara başrolde kör kütük aşık olacak yaşa geldi hiç anlamadım. Kız resmen elimde büyüdü :D Buradaki rol kendisinde o kadar sevimli durmuş ki çocuk rollerde oynadığı günler akılma dahi gelmedi. Çok başarılı çok. 

Hang Ra On'nun annesi onu daha küçükken bazı nedenlerden dolayı erkek kılığına sokar ve genç kız olduğunda bile ortalıkta erkek kılığında dolaşır. Yolu bir şekilde - ki bu kısımları izlemek çok eğlenceliydi - saraya tam olarak Prens'in dibine harem ağası olarak düşü veriyor. 



Karşılaştıkları her sahnenin hakkını veren prens ve erkek kızımız (!) birbirlerine resmen en çok hangimiz birbirimize eziyet edebiliriz yarışına giriyorlar. Ra On'un saraydan tüm kaçma girişimlerine çomak sokan prens bu uğurda parmağını bile feda etti daha ne olsun :p 


Size ancak ben eziyet ederim çonammm.  Hizmette kusur yok paşam ay aman çonaam   

 Aha sözde harem ağasının Prensini güneşten ve tüm kötülüklerden koruması ciddi anlamda takdirlik. 


Bir çok sahnede sesli gülmek garanti. Ama hep gül gülde bi yere kadar değil mi? Devreye o ulvi, tarifi imkansız yaşayamayanın bilemeyeceği (yani benim :p) aşk girince, hüzün, gözyaşı çokça da kıskançlık devreye giriyor.

Başlarda prens tüm muzip halleriyle Ra On ile uğraşsa da zamanla bu durum kalp ağrısına kadar ulaşır. Ben bir erkeğe nasıl ilgi duyarım bu olsa olsa sadakatine duyulan minnettarlıktır diye düşünüp kendisini avutur. Ta ki, Ra On'nun erkek olmadığını öğrendiği sahneye kadar. Onu şans eseri elbise ile gören prens gözlerine inanamaz  -,- mendilleri hazır edin korecanlar bu anlarda zırıl zırıl ağlamak serbest. 

Off mutlulukla bakan gözler nasıl dolabilir ya biri bana izah etsin lütfennnn:'(  

 Aslında prensimizin onu elbiselerle ilk görüşü değil. Bir eğlence sırasında karşısına gelen peri kadar güzel olan kızı Ra On'a benzetir ama bir türlü konduramaz, zira onun bildiği Ra On erkektir. 



 Prens, Ra On'nun yıllar öncesi kaybettiği annesini bulur, annesinin tüm insanlardan hatta kızından bile kaçması için büyük bir nedeni vardır. Bu bölümü izlerken - ki bu son yayınlanan bölümler oluyor - çok kızdım prense, hayır yanı bırak terk etmiş gitmiş, bulup napacan sana mı kaldı bulmak :(  


Ayy SPOİLER olacak belki ama söylemeden edemeyeceğim. Ra On'nun kimliği ortaya çıktığında ve kötü adamlar hain olduğunu söylediğinde, maalesef prenste buna inanıyor ya hani - ya da inanmış gibi rol yapmışta olabilir tam olarak kestiremiyorum - heh işte o sahneler çok dokunaklıydı. Prensin gözlerinde ki hüzün, yedi bitirdi beni -,-


Tüm bu olayların ardından ayrılık anı geldi ve çattı işte. Senaristlerden muhteşem bir birleşme bekliyoruzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzzz  

Sıra gelsin dizinin ikinci adamına, kendisi hala iyi mi kötü mü, iyinin yanında mı yoksa kötü ile sonuna kadar gidecek mi bilinmez ama prensin çocukluktan beri güvendiği tek insandır. Umuyoruz ki prense ihanet etmeyecek, ama işte senaristlere güven olmayacağını biz korecanlar olarak çok acı yollardan öğrendik, karşımıza ne çıkaracaklar hiç bilinmez.




İki yiğit çıktı meydane ikisi de birbirinden merdane




Dizinin olmasa da olur, olan elemanları da var tabi, kralın bakanlarından olan (adı gereksiz olunca bilemedim şimdi) adamın torunu Yoon Sung. Dede ne kadar korkunçsa torun o kadar şefkatli sonunda bizi çok üzmese bari.. 


Bakmayın böyle gereksiz dediğimde, gerektiğinde epey gerekli de olabiliyor aslında. 

Bknz; bu sahnede o olmazsa prensimizin hali ne olurdu bilinmez.

Bir iki karakterimiz daha var, ilk başlarda hafif (!) kilolu olan sonrada zayıflayıp tığ gibi karşımıza çıkan prenses, prensimiz ile kızın bir araya gelmesine bi yerde vesile olan katip ve  prens ile amaçsızca evlenmeye çabalayan yüzsüz kız. Bunlarda diziye renk katan diğer karakterlerimiz. 



Benim diyeceklerim bu kadar sevgili çhingulerim. Bakalım dizinin sonu bize ne gösterecek. Umutluyum ben, güzel bir son bizimle olacak. Bu tarihi dizilerden sonra başka tarihi dizi izler miyim izlesem de sever miyim bilmem. En son tarihi dizilerde Hong Gil Dong'u izleyip çok ama çok beğenmiştim sonrakiler bana göre hep çıtır çerezdi ve sorsanız zor hatırlarım ama bu iki drama ciddi anlamda çok başarılı, yıllarca unutmam. O yüzdendir ki şiddetle tavsiye ederim sizlere. 

Olmaz olmazım ost'um da var elbet. Hem de ost'ların kraliçesi Baek Ji Young seslendiriyor 


Evetttt bir incelemenin daha sonuna geldik. Umarım memnun kalmışsınızdır. Bir sonraki incelemede görüşmek üzere sizleri dizinin künyesi ile baş başa bırakıyorum... 




Adı: Love in the Moonlight | Moonlight Drawn By Clouds 구르미 그린 달빛
Tür: Tarih, Romantik, Komedi
Yönetmen: Kim Sung-Yoon
Senarist: Yoon Yi-Soo (webtoon), kk (webtoon), Kim Min-Jung, Im Ye-Jin
Yapımcı: Kang Byung-Taek
Yayıncı: KBS2
daum: 10.0
Bölüm Sayısı: 18
Yapım Yılı: 2016
Yayın Tarihi: 22 Ağustos 2016 - 18 Ekim 2016
Yayın Günleri ve Saati: Pazartesi & Salı - 21:55
Dili: Korece
Ülke: Güney Kore
Konusu
Hong Ra-On (Kim You-Jung), erkek kılığına girerek kadın olduğunu gizler ve erkeklere kadınlarla olan ilişkileri hakkında öğütler verir. Bir müşterisi için yazdığı bir aşk mektubunun aracılığıyla Veliaht Prens Hyomyeong (Park Bo-Gum) ile karşılaşır. Hong Ra-On, ne onun Veliaht Prens Hyomyeong olduğundan ne de Veliaht Prens Hyomyeong, Hong Ra-On’ın bir kadın olduğundan habersizdir. Veliaht Prens Hyomyeong, Hong Ra-On’a karşı ilgi duymaya başlar.


 Hayatımızın her anında bizi seven, bize dert ortağı olan, sadece iyi değil kötü günümüzde de bizimle olan insanlarla karşılaşmamız dileğiyle. Kitapsız ve K-dramasız bir tek günümüzün dahi geçmemesi dileğiyle.. Sevgilerle As!